Emirçavuş Gıda

Emirçavuş Gıda

Biz kimiz ?

Zeytin üretimi için bulunduğumuz bölge, tarihi boyunca birçok halka hizmet etmiş önemli bölgelerden biridir. Bölgemiz karaman ve mersin arasında yer alır. MÖ 8000’lerden itibaren iskân edilen Karaman ve yöresi; yer altı şehirleri, mağaralar ve inanç merkezlerine sahiptir. Araştırmalara göre ünlü zeytincilik uzmanları Lous­sert ve Brousse, L’Olivier (Zeytin Ağacı) isimli yapıtlarında “Zeytinciliğin yayılması Doğu’dan Batı’ya doğru olarak, bu şekilde tüm Akdeniz Havza­sı’na yayıldı” görüşünü savunuyorlar. Dünya Zeytin Ansiklopedisı’nin edi­törlerinden tarihçi Jose M. Bhisquez’e göre de “Zeytin yetiştiriciliği yak­laşık 6000 yıl önce Anadolu’ da başlamıştır.” Bölgede ki zeytinyağı bu gün kullandığımızdan farklı olarak, eski Yunan, Bizans ve doğu Roma imparatorluğu dönemlerinde güzel koku, vücut yağı gibi özellikleri ile de kullanılırdı. Savaşa giden kralların atların yelelerine bu yağlardan sürülürdü. Savaşlar ve göçler bölgenin zarar görmesine, tarımın bitmesine ve bölgedeki insanların yer değiştirmesinden sonra bitme noktasına gelir ve unutulur. Bu kaliteli zeytin ve zeytinyağları bölgenin el değiştirmesi ile yapılamaz hale gelir. Unutulan bu zeytin tarlaları Osmanlıdan sonra cumhuriyet döneminde bile kullanılmaz hatta hatırlanmaz bile. Bundan sonra bizim hikâyemiz başlıyor. Mustafa Ülker Nam-ı değer Emir Çavuş 1970li yıllarda, yörenin önde gelen tüccarıydı. Yün, hayvan derisi ve hayvan satardı. Büyükbaşları İstanbul’a pazarlardı. Bir gün yolda fırtınaya yakalanır gece varması gereken ermeni alıcının yanına sabah ancak varabilir. O esnada kahvaltı yapmakta olan Koca Agop yaşlı ve hilesiz gazi çeşme tüccarı Koca Agop; gel Emir Çavuş karnın açtır der ve sofraya davet eder. Kahvaltıda peynir ekmek çay ve zeytin vardır. Herkes zeytin yemektedir Mustafa dede hayatında zeytin yememiştir, ağzına alır ve tükürüp zeytinin ekşi tadıyla yüzünü buruşturarak ’’ bu ne böyle’’ der. Agop bakar ve Emir Çavuş öyle yenmez önce ekmeğinle peynir al ağzına at üstüne zeytin al ve çaydan yudumla der. Mustafa Dedenin pek hoşuna gider bu bilmediği lezzet. Bu nasıl bir şey nasıl yapılıyor der. Agop anlatır gösterir ve Mustafa dede der ki bizim dağlar taşlar bunlarla dolu keçiden başka bir şey yemez bunu der. Agop o esnada der ki Emir çavuş ben sana hayvanların parasını bir şartla veririm benim Edremit’te akrabam var Daniel git önce onunla görüş sonra paranı veririm Mustafa Dede Daniel’in yanına gider Daniel şaşırır ve anlaşırlar. O sezon Mustafa Dede 16 kamyon zeytin satar Daniel’e o kadar para kazanır ki Karaman da o zamanlar 3 bankanın kasaları yetmez. Karamanın ilk tatlandırma havuzunu kurar. Karaman ve köylerine Cumhuriyet kurulalı zeytini ilk tanıtanlardandır insanlar bu acı üzüm de neymiş derler. Zeytin bu yörede milattan binlerce yıl önce varmış ve en nadide yağlar diye geçer ama savaşlar ve Anadolu’nun sahip değiştirmesi bu kültürü yok etmiş ta ki agop ile kahvaltıya oturuluncaya kadar. Bölgedeki yağın özelliği ise hiçbir kimyasal işlem yapmadan rafineye ihtiyaç duymadan en kaliteli zeytini ve zeytinyağını alabiliyor olmamız. Zeytin yetiştiriciliği için mükemmel bir iklim sunmaktadır. Dört mevsim kuru ve rüzgarlı (poyraz -halk arasında acı poyraz olarak bilinir-) iklimi; zeytin haşerelerinin yetişmesine engel olmaktadır. (zeytin sineği yaşamsal döngüsünü tamamlayamamakta, nemsiz ortam sayesinde mantar hastalıklar görülmemektedir).İlaçlama yapılmadan, geleneksel olarak elle hasat edilen zeytinler sonta en teknolojik işlemlerden geçirilerek, doğallığı korunarak saklanır. İşlenmiş zeytinyağında AB normlarına göre % 8 olarak kabul edilen asit oranı bölge zeytinlerinden üretilen yağda % 4 olarak çıkmaktadır. Zaten kalitesi de buradan gelmektedir.

Scroll to Top